Giriş sorunu yaşayan kullanıcılarımızın dikkatine - Gönderilen form geçersiz hatası
  • Sistem güncellemesi sonrasında, giriş sorunu yaşıyorsanız lütfen aşağıdaki tarayıcı cookie (çerez) temizleme adımları uygulayın.
  • Chrome Mobil - Bilgisayar
  • Safari (iPhone ve diğer Apple cihazları) Mobil - Bilgisayar

Almanya’da Çalışmak, Yaşamak ve Tecrübelerim

Gunluk yasam, masraflar, yurtlar, yemekler... Hepsi burada...
HerrZerro
Mesajlar: 34
Kayıt: Sal Ağu 18, 2015 1:21 pm

Almanya’da Çalışmak, Yaşamak ve Tecrübelerim

Mesaj gönderen HerrZerro » Pzr Nis 02, 2017 1:04 pm

Almanya’da Çalışmak ve Yaşamak
Almanya’da bir iş bulup buraya yerleşmeyi başardım, ama turistik vize alır gibi kolay olmadığını söylemeliyim. Buradaki hayat da Türkiye’de alışık olunan hayattan biraz farklı. Bu konudaki tecrübelerimi, burada bir hayat kurmayı düşünen kişilere faydalı olabileceğini düşüneren paylaşmak istedim.

İş Bulma
İşin en zor kısmı, iş – vize çelişkisini çözme noktasında yatıyor. Şöyle ki; bir Alman şirketinin sizi işe alması için, sizin özelliklerinize sahip birinin Almanya’da ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde bulunamadığını belgeleyip çalışma bakanlığına bildirmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, size ödeyeceği maaş, aynı pozisyonda çalışan bir Alman’ın aldığı maaştan daha düşük olamıyor.
Bu şekilde birkaç şey sağlamış oluyorlar:
-) Yabancılar yüzünden vatandaşların işsiz kalmaması
-) Gelen yabancıların düşük maaşlarla sömürülmemesi
-) İşverenin “Daha ucuz” düşüncesiyle Almanlar yerine yabancıları tercih etmemesi
-) Tanıdığı birini çok fazla özelliğe sahipmiş gibi gösterip işe almaması (zira ona göre maaş ödemek zorunda)
Kendi tecrübem doğrultusunda; bu zahmete küçük ve orta ölçekli firmaların pek girmek istemediğini söyleyebilirim. Bu tarz firmalarla görüştüğünüzde, sizi beğenseler bile “Çalışma vizeni edinirsen işe alırız ama biz uğraşamayız vizeyle” deme ihtimalleri bir hayli yüksek. Zira siz ülkeye girdikten sonra işe hiç uğramadan kaçak olarak ülkede kalırsanız veya 2 ay sonra başka bir yerle anlaşırsanız, sizi ilk işe alan kişi uğraştığıyla kalır.
Çalışma vizesine başvurduğunuzda ise bir iş bulmuş olmanız gerekiyor.
Bu kısır döngüyü kırmanın ilk şartı, şansınızı büyük şirketlerde denemekten geçiyor. Zira bu şirketler ülkeden ülkeye çalışan transfer etmek konusunda bir hayli tecrübe sahibi oluyorlar, bu konuda özel “Mobility” birimleri veya birlikte çalıştıkları çözüm ortakları olabiliyor. Ancak; yüzbinlerce kişinin çalıştığı büyük kurumsal şirketlerde bile “tanıdık” faktörünün önemli olduğunu söylemeliyim. O şirkette çalışan veya şirkete yakın birinin kişisel olarak referans vereceği birinin şansı, ilana başvuran bir kişiden kat kat yüksek olacaktır.
Ben mevcut işimi, ortada ilan bile yokken tanıdığım birinin beni yöneticisine tavsiye etmesi sonucunda buldum.
Bir başka önemli nokta, kendinizi gerçekten Avrupa’da zor bulunan bir eleman olarak yetiştirmiş olmanız. Zira; hem kurumsal bir şirket için cazip olmalı, hem de çalışma bakanlığının itiraz edemeyeceği bir bilgi / tecrübeye sahip olmalısınız. Burada kalifiye eleman sayısı da bir hayli fazla; herhangi bir konuda uzman aradığınızda genelde bulunuyor. Burada eksikliği hissedilen şey, bir konuda derinlemesine uzmanlaşmış olmanın yanı sıra başka birkaç konudan daha anlayan ve konuları entegre edebilen “Hybrid” elemanlar. Böyle bir özelliğiniz varsa ve kendinizi iyi ifade edebilirseniz, şansınız yüksek olabilir.
Almanca bilmek de ne yazık ki önemli bir başka nokta. Her ne kadar buradaki iş dünyasında Almanca bilmeyen kişiler olsa da, bunların tamamı yine Avrupa Birliği üyesi ülkelerden gelen kişiler. Şirkete ve pozisyona bağlı olmakla birlikte, müşterinin Almanca bilen kişilerle muhatap olmayı tercih ettiği gerçeği bu konudaki darboğaz malesef.
İş görüşmelerinin çoğu telefon / telekonferans üzerinden olacaktır. Belki son görüşme için şirketin Avrupa ofisine veya (varsa) Türkiye’deki şubesine gitmeniz gerekebilir, ben ilk iş günüme kadar kimseyi yüz yüze görmedim herşey telefon ile oldu.
Görüşmeler sırasında Türkiye’nin aksine, maaşlar aylık net olarak değil yıllık brüt üzerinden konuşuluyor. Gelir seviyesine bağlı olarak, aylık %40 – %50 arasında bir vergiyi hesaba katarak rakamınızı oluşturun.

Çalışma İzni
İşveren ile anlaştıktan sonra, işler artık biraz daha bürokratik bir sürece doğru ilerliyor. Çalışma izni alma süreci; kısmen Almanya’da kısmen de Türkiye’deki Alman Elçiliği’nde yürüyecek bir süreç.
İşvereniniz size sözleşmeyi ve konsolosluğa hitaben yazılmış işe alma bildirisini gönderecek. Bunları imzalayıp birer kopyasını geri gönderin, ancak asılları sizde kalsın. Almanya’daki süreç başladığında, işvereninizden Türkiye’deki Alman Büyükelçiliği’ne başvurmanız için bir talimat gelecek.
Bu talimat gelene kadar, oturma izni / çalışma vizesi için gereken evrakları hazırlayabilirsiniz. Diplomalarınız, sözleşmeniz, eski pasaportlarınız, mevcut işyerinizle ilgili belgeler gibi pek çok evrağı Türkçe / Almanca (Noter onaylı 2‘şer nüsha) halde isteyecekler – tercümanlara ve notere bir torba dolusu para dökmeye hazır olun.
Konsolosluğa gitmeden önce telefonla randevu almanız gerekiyor.
Konsolosluğua gittiğinizde sizden Almanya’daki adresinizi isteyecekler. Almanya’ya gitmeden bir ev tutamayacağınız için, mecburen işvereninizin ofisinin adresini vereceksiniz – ya da orada bir akrabanız arkadaşınız varsa, ona haber vererek onun adresini de verebilirsiniz. Buradaki kritik nokta şu: Alman polisi o adrese giderek, sizi tanıyan ve bekleyen kimse olup olmadığını sorabilir. Hangi adresi verirseniz verin, oradaki kişiler bu ziyareti bekliyor olmalıdır (özellikle işyeri ise).
Evraklarınız tam ise, konsolosluktaki işiniz kısa sürecek. Normal şartlarda çalışma izninin çıkması 4-6 hafta sürecektir. Pasaportunuz size kurye ile geri gönderilecek, ve herşey yolundaysa işe başlama tarihinden 1-2 hafta öncesi itibariyle geçerli olan 90 günlük geçici bir vizeniz olacak.
Bu noktada Türkiye’deki işiniz bitiyor, ailenizle ve arkadaşlarınızla vedalaştınız mı?

Almanya’daki İlk Günler
Almanya’ya ilk gittiğinizde mecburen bir Hotel veya Hostel’de kalacaksınız. İşvereniniz bu süre zarfındaki taşınma masraflarınızı ve Türkiye’den Almanya’ya göndereceğiniz eşyaların kargo ücretini ödüyor olabilir, bunu önceden konuşun.
Almanya’daki kiralar; kaldığınız şehre, evin konumuna ve büyüklüğüne göre çok değişiyor. Tenha bir şehirde 250 EUR’ya tek kişilik gayet yeterli daireler bulabilirken, büyük şehirlerde 600-700 EUR’ya kibrit kutusu kadar daireyi zor bulabilirsiniz. Ancak, burada eşyalı daire tutmak ve (yıl değil) ay bazında kontrat yapmak mümkün. Dilerseniz oda kiralayanlar da var, ev bulmak uzun sürecekse otele o kadar para verene kadar bir oda da tutabilirsiniz.
Ben bu konuda şanslıydım, eşyalı ve işyerime 15 dk yürüme mesafesinde bir evi 2. gün buldum. Ev ararken karşınıza “Kaltmiete” ve “Warmmiete” kavramları çıkacak. Kaltmiete; hiçbir ekstra servis dahil olmadan ödemeniz gereken kiradır. Warmmiete ise; ısınma, su, elektrik gibi bazı giderler dahil ödemeniz gereken kiradır.
Evinizi tutup kira kontratınızı elinize aldıktan sonra, ilk iş kapı zilinize ve posta kutunuza adınızı yapıştırın. Zira Almanya’daki adreslerde daire numarası yok, postacı mektubunuzu hangi kutuya bırakacağını isminize bakarak buluyor.
Akabinde; istenen diğer belgelerle birlikte yabancılar bürosuna gitmelisiniz. Bu konuda işverenim bana Relocation Company’den hizmet satın aldı, bu konudaki bütün işleri onlar hallettiler, ben sadece yabancılar bürosuna gidip imza attım. Mümkünse böyle bir hizmet isteyin; ancak her halukarda bu konuda fazla birşey söyleyemiyorum.
Yabancılar bürosundan oturma belgenizi alacaksınız, ve pasaportunuza gerçek oturma + çalışma izni orada vurulacak. Bu andan itibaren, bir Alman’ın yapabileceği pek çok şeyi siz de yapabilirsiniz – Avrupa’da serbest dolaşmak gibi Ancak Schengen kabul etmeyen ülkelere giremezsiniz, gidip de kapıda kalmayın (sınır kapısı).
Avrupa’da gezmeye başlamadan önce diğer işlerimizi halledelim. Sırada banka var, zira banka hesabınız bundan sonraki her adımınızda lazım olacak. Bankaya pasaportunuz ve yabancılar bürosundan aldığınız kağıt ile gittiğinizde hesabınız açılacaktır. Ancak, cebinizdeki bütün parayı bankaya yatırmayın – banka kartınız gelene kadar sadece pasaportunuzla giderek para çekebilirsiniz ve bu konuda (günde sadece bir kez ve belli bir sınırda) para çekebilmek gibi bazı sınırlar var. Almanya’nın ortasında parasız kalmayın – 15 gün kadar para çekemeyebileceğinizi hesaba katarak para yatırın.
“Hangi banka?” sorusunun net bir cevabı yok, ancak Almanya’da iki temel banka grubu var – bir gruba üye bankaların ATM’leri ortak kullanılabiliyor ve benzer özellikleri var. Cash Group; Commerzbank ve PostBank gibi bankalardan oluşuyor. Sparkasse Group ise “Sparkasse” markasını kullanna başka bankalardan oluşuyor.
Burada yaptığım araştırmada iki faktör öne çıktı: 1) Kolay ATM bulabilmek 2) İşlem ücreti. En yaygın ATM ağına Sparkasse sahip, ancak yaptığınız her işlem için ufak bir ücret alıyor. PostBank da bir hayli yaygın ve işlem ücreti yok, o yüzden benim tercihim PostBank oldu. Şimdiye kadar ciddi bir sıkıntı yaşamadım; kredi kartı, banka kartı ve Online bankacılık servislerinden yararlanıyorum. Bu konuyu ihtiyaçlarınız doğrultusunda biraz daha araştırmak isteyebilirsiniz.
Banka hesabınız hazır olduktan sonra sırada sigorta var. Almanya’da çalışan herkes, özel veya devlet, sigortalı olmak zorunda. Ancak burada kiminle konuşsam bana devlet sigortalarını tavsiye etti (TKK veya AOK). Zira bir kartınız oluyor, ve herhangi bir rahatsızlıkla doktora gittiğinizde çıkışta kartı okutmanız yetiyor, sorgu sual ödeme hiçbir şey yok. Özel sigortalar (anlaşmanıza bağlı olmakla birlikte) genelde tedavi masraflarını kısmen size ödetiyor imiş.
Hangi sigortayı seçerseniz seçin, sigorta maliyetinizi kısmen işvereniniz kısmen de siz üstleniyorsunuz. Ancak maaşınız bu meblağ kesilerek yatacaktır.
Banka hesabınız ve sigorta bilgilerinizi işvereninizle de paylaşın. Aksi takdirde maaşınız yatmaz
Sigortaya paralel olarak, bir de Packstation kartı edinmenizi tavsiye ediyorum. Zorunlu olmasa da, herkeste var. Packstation DHL’in bir hizmeti. Almanya’nın neredeyse her sokağında / bölgesinde bir Packstation var. Packstation ATM’yi andırıyor, ancak otomatın arkasında 20-30 tane dolap var. (Mesela) Internet üzerinden bir sipariş vereceğinizde, ev adresiniz yerine size en yakın Packstation’un adresini veriyorsunuz. DHL paketi o Packstation’a götürüp bir dolaba kilitliyor ve size SMS / Mail yolluyor. 7 gün içinde istediğiniz herhangi bir saatte Packstation’a gidip kartınızı takıyor ve şifrenizi giriyorsunuz, kutunuzu barındıran dolap açılıyor ve paketi teslim alıyorsunuz.
Gayet pratik! Evde yoktum, işten geç çıktım, kargoyu teslim alamadım problemleri yok.
Almanya’da yılda bir kez vergi beyan etmekle yükümlüsünüz. Gelir seviyeniz, evli olup olmamanız, çocuk sayısı gibi faktörlere göre belli bir vergi sınıfına dahil oluyorsunuz ve vergi oranınız ona göre belirleniyor. Eğer vergi dairesine gitmeyi ihmal ederseniz, otomatik olarak en yüksek vergi sınıfı olan Klasse 6’e dahil olursunuz. Bu işlemi de geciktirmeden yapın ve işvereninize vergi numaranızı / sınıfınızı bildirin.
Bir ara Türk konsolosluğuna gidip kendinizi kaydettirmeyi de unutmayın. 3 senelik iş gününü (yaklaşık 1000 gün) yurtdışında bordrolanmış halde çalışarak doldurduğunuzda bedelli askerlik yapmaya hak kazanıyorsunuz, bu kanuni hakkınızı da hatırlayın – ancak her sene en az 6 ay yurtdışında ikamet etmeniz gerekiyor.

Günlük Hayat
Almanya’da günlük hayat ve sosyal düzen, Türkiye’nin aksine, tıkır tıkır saat gibi işliyor. Kırmızıda geçen / yaya geçicinde durmayan araç, geç kalan vasıta, terbiyesiz memur, kaçak yolcu gibi faktörler yok denecek kadar az. Zira toplumdaki her birey bilinçli davranıyor.
Türkiye’nin aksine burada kredi kartı Internet alışverişleri haricinde pek yaygın değil, her yerde de geçmiyor. Banka kartı kullanımı daha yaygın. Kredi kartına taksit diye bir kavram hiç yok. Kendiniz kart limiti çerçevesinde alışveriş yapıp sonra borcunuzu taksit taksit öderseniz o ayrı, ama faizi iyi hesaplayın.
Burada günlük hayatın çok pahalı olmadığını göreceksiniz, ancak dışarıda yemek biraz pahalı. Mc Donalds gibi restoranlar ve sokak köşesindeki dönerci / pizzacı haricinde sık sık dışarıda yerseniz bütün maaş mideye gidebilir. Burada evlere servis de o kadar yaygın değil, sadece bazı pizzacılar servis yapıyor.
(Benim gibi) domuz yemiyorsanız işiniz zor, bulacağınız kırmızı et ürünlerinin neredeyse tamamı ya domuz etidir ya da domuz eti ihtiva ediyordur. Beyaz etlerin de bir kısmına domuz eti katılmış olabilir – neyse ki üzerinde yazıyor. Dana eti az bulunuyor; süpermarketlerde özellikle sormanız / dikkat etmeniz lazım. Ya da bir Türk kasabı bulacaksınız, her bölgede bir tane var sanırım
Alışverişte çıktığınızda torbaların da paralı olduğunu göreceksiniz. Sırt çantasıyla alışverişe çıkmak oldukça yaygın, yapabilirsiniz. Pet şişelerinizi de atmayın, çoğu depozitoludur, yazık
Almanya’da her evde çamaşır ve bulaşık makinası yok. Bazı apartmanların kilerinde ortak çamaşır makinası olabilir. Bu da yoksa, bozuk parayla çalışan Laundry Shop’larda hem çamaşık hem de kurutma makinasından faydalanabilirsiniz.

Ulaşım
Burada taksiler bir hayli pahalı, ulaşım için toplu taşımayı tercih etmeniz gerekecek – tabii arabanız yoksa. Ancak herkes toplu taşıma kullandığı için Türkiye’ye kıyasla vasıtalar bir hayli temiz tutuluyor, ve öyle sıkışık üst üste ortama en azından ben hiç denk gelmedim.
Şehir içinde S-Bahn veya otobüs, nispeten uzak bölgelere ise U-Bahn ile ulaşım oldukça yaygın. Aylık kart alabilir veya sadece ara sıra biniyorsanız banka kartı / bozuk para ile bir kerelik bilet alabilirsiniz. Aylık kartın fiyatı kapsadığı bölgeye göre değişiyor, bölge dışına çıkacaksanız normal bilet alıp sadece farkı ödüyorsunuz. Ulaşım büroları size en iyi tavsiyeyi verecektir. Bazen hiç kart almamak daha hesaplı olabiliyor.
Trene binerken bilet kontrolü yok. Herkes biletini / kartını alıp trene biniyor, bakan kimse yok. Ara sıra gelişigüzel kontroller oluyormuş ve biletsiz yolculara büyük ceza varmış, ancak ben hiç kontrole denk gelmedim. Bizde böyle bir sistem olsa kaç kişi bilet alır merak ediyorum
Araba almak isterseniz, Alman malı ikinci el araçlar bedava denecek kadar ucuz. Fiyatları söyleyip de moralinizi bozmayayım, gerektiğinde araştırır görürsünüz ;P Ancak araba almak için önce bir Alman ehliyeti almanız gerekiyor. Türk ehliyetiyle 6 ay boyunca araba kullanabilirsiniz. Ancak 6 ay dolmadan trafik şubesine başvurursanız, sadece sınava girerek Alman ehliyeti alabilirsinz. 6 aydan sonra tekrar kursa gitmeniz gerekebilir. Bu da bir sürü para ve zaman demek. Buradaki ehliyet sınavları bir hayli zor ve en ufak bir hatada ehliyet vermiyorlar, o yüzden çok iyi araba da kullansanız sınava yönelik 2-3 direksiyon dersi almanızda fayda var. Sınava her girişiniz (oldukça yüksek bir) para demek, ilk seferde geçmekte fayda var.
Bisiklet de pek çok kişinin tercih ettiği bir ulaşım aracı. Herkes trafik kurallarına uyduğu ve pek çok yerde bisikletler için özel şeritler olduğu için İstanbul’a kıyasla gayet güvenli kullanılabilir. Pek çok tren seferi de (hepsi değil) bisiklet kabul ediyor.

Kültür
Alman kültürünü bira – sosis – futbol diye özetleyenler çıkacaktır. Bu üç faktör önemli olsa da, buradaki ortama uygun yaşayıp nazik olduğunuz sürece Almanlar’ın da size sıcak ve iyi davrandığını görebilirsiniz.
Ancak; Avrupa’ya gelen Türkler’in yaşadığı genel problem Almanya’da da var. Her ne kadar buradaki sosyal düzen çok ileri seviyede olsa da, insanlar arasındaki yakınlık ve samimiyet Türkiye’deki kadar yakın ve kaynaşık halde değil. Arkadaşlarınız olabilir, ama sizi Türkiye’deki kadar içtenlikle sahiplenmelerini beklemeyin. Bunu uzun yıllar burada yaşayan başka tanıdıklarım da söyledi.
Buraya yeni gelen bir yabancı olarak arkadaş edinmek de biraz zor tabii, ofiste veya sokakta kolundan tuttuğunuz kişiyle hemen ahbap olmayı beklemeyin. Ben bu iş için hobiler üzerinden gitmeyi önerebilirim. İlgi alanınıza bağlı olarak, bir fotoğraf kursu, müzik grubu, spor kulübü, vb üzerinden yeni insanlarla tanışabilirsiniz.
Almanya’da herkeste olmasa da, Türkler’e karşı genel bir önyargı olduğu ne yazık ki gerçek. Ancak bunun da elle tutulur sebeplerine ne yazık ki şahit oldum. Yine de karşınızdakine biraz zaman verin, sizin açık görüşlü, zararsız ve nazik olduğunuzu gördüklerinde benzer şekilde karşılık vereceklerdir.
Buradaki bir başka önemli faktör, insan sömürüsünün nispeten az olması ve insan emeğinin değerli olmasıdır. En düşük işte çalışan kişi bile uzun tatiller alıp yurtdışı tatili yapabilmektedir. Pazar günü neredeyse hiçbir yer açık değildir, çünkü o mağazada çalışanın da bir hayatı var, onun hayatını işveren sömür(e)miyor. Pazar günü açık olan yerler ancak bazı restoranlar ve sinemalar, onlar da çoğunlukla Pazartesi çalışmaz. Pek çok yer Cumartesi günü de sadece yarım gün çalışır. İşlerinizi bu saatleri öğrenip ona göre ayarlarsanız sonradan üzülmezsiniz.

Sonuç
Sonuç olarak sizi burada çok düzenli ve rahat, huzurlu bir hayat bekliyor. Almanya’daki vasat bir hayat Türkiye’deki elit bir hayattan daha rahat ve stressiz diyebilirim. Ancak burada Türkiye’deki kültürü ve dostluğu da bulamama ihtimaliniz yüksek, her akşam dışarı çıkıp her yeri açık bulamazsınız. O yüzden Türkiye’ye dönen pek çok arkadaşım var.
Bu yazıyla yetinmeyin, Almanya’da yaşamış başka kişilerle de görüşün ve konuşun. Yine de, paylaştıklarımın faydalı olmuş olduğunu umuyorum

NOT: Alıntıdır. Benim tecrübelerim değildir. Yararlı bir kaynak olacağını düşündüğümden paylaşıyorum. via: @Nami Cengiz

Kullanıcı avatarı
welly275
Mesajlar: 2734
Kayıt: Pzr Ağu 15, 2010 2:59 pm

Re: Almanya’da Çalışmak, Yaşamak ve Tecrübelerim

Mesaj gönderen welly275 » Pzr Nis 02, 2017 10:31 pm

cok güzel bir paylasim. keske diger arkadaslar da alinti da olsa böyle güzel uzun ve emek verilmis yazilar paylassa.

birkac ufak tefek düzeltme ve ekleme yapmak istedigim yerler var.
Bu andan itibaren, bir Alman’ın yapabileceği pek çok şeyi siz de yapabilirsiniz – Avrupa’da serbest dolaşmak gibi Ancak Schengen kabul etmeyen ülkelere giremezsiniz, gidip de kapıda kalmayın (sınır kapısı).
bu tam dogru degil. ilk alinan oturum tahmin ettigim kadariyla 3 senelik olsa gerek ve isyerine bagli olsa gerek. yani her is degisikligi yabancilar dairesine bildirilmeli ve bunun yaninda isveren olma hakki da yine ayni sekilde bulunmuyodur diye tahmin ediyorum. bir süre sonra sinirsiz oturuma gecince bu kisitlamalar kalkar. ancak hic degismeyecek olanlar ise su sekilde: avrupada dolasim hakki schengen sartlariyla sinirli yani 6 ay icinde 3 ay. yine bir alman gibi degil. oturum yabanciya verildigi ülkede ikamet hakki verir.
Ancak, cebinizdeki bütün parayı bankaya yatırmayın – banka kartınız gelene kadar sadece pasaportunuzla giderek para çekebilirsiniz ve bu konuda (günde sadece bir kez ve belli bir sınırda) para çekebilmek gibi bazı sınırlar var. Almanya’nın ortasında parasız kalmayın – 15 gün kadar para çekemeyebileceğinizi hesaba katarak para yatırın.
“Hangi banka?” sorusunun net bir cevabı yok, ancak Almanya’da iki temel banka grubu var – bir gruba üye bankaların ATM’leri ortak kullanılabiliyor ve benzer özellikleri var. Cash Group; Commerzbank ve PostBank gibi bankalardan oluşuyor. Sparkasse Group ise “Sparkasse” markasını kullanna başka bankalardan oluşuyor.
Burada yaptığım araştırmada iki faktör öne çıktı: 1) Kolay ATM bulabilmek 2) İşlem ücreti. En yaygın ATM ağına Sparkasse sahip, ancak yaptığınız her işlem için ufak bir ücret alıyor. PostBank da bir hayli yaygın ve işlem ücreti yok, o yüzden benim tercihim PostBank oldu. Şimdiye kadar ciddi bir sıkıntı yaşamadım; kredi kartı, banka kartı ve Online bankacılık servislerinden yararlanıyorum. Bu konuyu ihtiyaçlarınız doğrultusunda biraz daha araştırmak isteyebilirsiniz.
simdi 2017den itibaren nerdeyse hemen her banka hesap isletim ücretine geciyor. sparkasse her sehirde ya da bölgede tekil firma olarak bulunuyo. yani münihteki subeye bagliysaniz berlinden hesabiniza para yatirmak istediginizde para ödersiniz. atm erisimi konusunda ise sparkassenin üzerine yok o yüzden banka secerken iyi düsünmek lazim. Cash Group bile maalesef Sparkassenin atm agina sahip degil (Cash Groupta Postbank, Deutsche Bank, Commerzbank, Hypovereinsbank ve birkac banka daha olmasina ragmen. Bu bankalardan birinde olan kisi digerlerinin atmlerinden ekstra ücret ödemeden para cekebilir.) Eger ki atm agi o kadar önemli degil derseniz websayfasini ve online islem portalini sevmesem de Hypovereinsbank diyebilirim. Postbankin kullanici arayüzü cok daha güzel ve basit ama hypovereinsbank 17 ülkede Unicreditin bankalarinda ekstra ücret ödemeden para cekme imkani sagliyor. Türkiyede yapi kredi mesela. Türkiyeye gittiginizde nakit konusunu düsünmenize gerek yok. Direk bankamatikten ne kadar istiyosaniz o kadar TL cekebilirsiniz. Almanyadaki hesaptan bu otomatikman € olarak düsülecek. Kurlar da gayet iyi. o konuda süpheniz olmasin. tam hatirlamiyorum ama Mastercard mi ne onlarin günlük kurlarini baz alarak cevrim yapiliyo. son olarak güncel olarak Postbank Giro plus icin aylik 3,90€ Hypovereinsbank ise Aktivkonto 2,90€. Daha ucuza yurtdisinda ücretsiz para cekme imkaniniz mevcut. Postbankta ise maalesef. Ispanyada Deutsche bank üzerinden cekim hakkini biliyorum sadece.
Özel sigortalar (anlaşmanıza bağlı olmakla birlikte) genelde tedavi masraflarını kısmen size ödetiyor imiş.
bu sigortasina göre degisiklik gösteriyo olmali. o yüzden sartlari iyi okumak gerek. Özel sigorta secenler eksta servisler icin seciyor genelde. Mesela yurtdisi tedaviler vs vs vs. O yüzden iyi arastirmadan bu topa girilmemesini tavsiye ederim.
Sigortaya paralel olarak, bir de Packstation kartı edinmenizi tavsiye ediyorum. Zorunlu olmasa da, herkeste var. Packstation DHL’in bir hizmeti. Almanya’nın neredeyse her sokağında / bölgesinde bir Packstation var. Packstation ATM’yi andırıyor, ancak otomatın arkasında 20-30 tane dolap var. (Mesela) Internet üzerinden bir sipariş vereceğinizde, ev adresiniz yerine size en yakın Packstation’un adresini veriyorsunuz. DHL paketi o Packstation’a götürüp bir dolaba kilitliyor ve size SMS / Mail yolluyor. 7 gün içinde istediğiniz herhangi bir saatte Packstation’a gidip kartınızı takıyor ve şifrenizi giriyorsunuz, kutunuzu barındıran dolap açılıyor ve paketi teslim alıyorsunuz.
Packstation hizmeti ücretsiz.
Almanya’da yılda bir kez vergi beyan etmekle yükümlüsünüz. Gelir seviyeniz, evli olup olmamanız, çocuk sayısı gibi faktörlere göre belli bir vergi sınıfına dahil oluyorsunuz ve vergi oranınız ona göre belirleniyor. Eğer vergi dairesine gitmeyi ihmal ederseniz, otomatik olarak en yüksek vergi sınıfı olan Klasse 6’e dahil olursunuz. Bu işlemi de geciktirmeden yapın ve işvereninize vergi numaranızı / sınıfınızı bildirin.
bu zorunluluk vergi sinifi 3 olanlarda var. 3 de sadece evlilerde oluyo ve yine evliler icersinde eslerden biri daha düsük maas aliyosa genelde tercih edilir. Yüksek maas alandan daha az kazanc vergisi kesilir ve yüksek maasli esten daha az kazanc vergisi kesilir. yani daha karli. vergi sinifi 1 ve 4 olanlarda bu zorunluluk yok ama vergi beyani yapildigi takdirde finans dairesi(Finanzamt) size geri ödeme yapar genelde. bu vergi beyanlarini da Steuerberaterlar üzerinden veya kendiniz sahsen yapabilirsiniz. Kendiniz yaparsaniz belli bir süreye kadar yapilmasi lazim. tarihi tam hatirlamiyorum ama mayis haziran ya da o civarlarda olsa gerek. Steuerberabeter ise yil sonuna hatta geriye dönük yapabiliyor diye biliyorum. bi arastirin. Ama kimse otomatikman 6ya düsmüyor. Bunu isveren yapiyor, yani direk finans dairesiyle bir alakasi yok. Gidip halledecek birseyiniz yok yani.
Bir ara Türk konsolosluğuna gidip kendinizi kaydettirmeyi de unutmayın. 3 senelik iş gününü (yaklaşık 1000 gün) yurtdışında bordrolanmış halde çalışarak doldurduğunuzda bedelli askerlik yapmaya hak kazanıyorsunuz, bu kanuni hakkınızı da hatırlayın – ancak her sene en az 6 ay yurtdışında ikamet etmeniz gerekiyor.
kendinizi kaydettirmek demeyelim de adres kaydi yaptirmak daha dogru. Bedelli askerlik degil dövizle askerlik olarak geciyor türkiyedeki bürokraside. Bedelli askerlik farkli sartlarda oluyo. ama sorun yapmayin normal calisma izni olan oturuma gecenler durumu ne olursa olsun tecil hakki olur. sinirsiz oturum yoksa oturum bitinceye kadar sinirsizsa direk 38 yasina kadar tecil olur. bu süre icersinde 6 aydan fazla türkiyede kalmayan ya da kesin dönüs yapmayan kisiler bu süre icersinde 3 sene sigortali calisirsa dövizle askerlik hakkina sahip oluyor.
Ancak 6 ay dolmadan trafik şubesine başvurursanız, sadece sınava girerek Alman ehliyeti alabilirsinz. 6 aydan sonra tekrar kursa gitmeniz gerekebilir. Bu da bir sürü para ve zaman demek. Buradaki ehliyet sınavları bir hayli zor ve en ufak bir hatada ehliyet vermiyorlar, o yüzden çok iyi araba da kullansanız sınava yönelik 2-3 direksiyon dersi almanızda fayda var. Sınava her girişiniz (oldukça yüksek bir) para demek, ilk seferde geçmekte fayda var.
6 ay degil ben 3 sene diye biliyodum ama bazi arkadaslar 3 sene diye bi kisitlama yok demislerdi. bu durumda degisim yapabilirsiniz ve zorunlu bazi seylerden muafsiniz. mesela; sonderfahrten( bunun icinde gece sürüs dersi, otoban vs vs varmis), zorunlu teorik ders, direksiyon dersleri. ama direksiyon dersini mutlaka tavsiye ederim, sahsen araba kullanmayi bilen kisi daha cok zorlaniyor ki ben zamaninda araba kullanmayi almanyada ögrenmstim yani kurallarla icli disli olmama ragmen nerdeyse pratik sinavadan kil payi gectim diyebilirim. ehliyet ucuz degil, sehrine göre degisiyor. hepsini bilemem ama ben münihte degisimi yaklasik 1000€ya yapmistim. ufak yerlerde ya da güney taraflarda daha ucuz olabilir.

mmmurooo
Mesajlar: 134
Kayıt: Prş Eyl 01, 2016 7:19 pm

Re: Almanya’da Çalışmak, Yaşamak ve Tecrübelerim

Mesaj gönderen mmmurooo » Sal Nis 04, 2017 4:28 pm

Merhaba ben araba almak istiyorum hatta araba buldum ama sigorta yaptirma ve plaka almak icin Anmeldung yaptigim sehirde mi islemleri yapmak zorundayim yoksa aldigim sehirden mi plaka vs almam gerek

mirfaelltnichtsein
Mesajlar: 191
Kayıt: Sal Kas 15, 2016 1:20 am

Re: Almanya’da Çalışmak, Yaşamak ve Tecrübelerim

Mesaj gönderen mirfaelltnichtsein » Çrş Nis 05, 2017 1:01 am

HerrZerro yazdı: İş Bulma
İşin en zor kısmı, iş – vize çelişkisini çözme noktasında yatıyor. Şöyle ki; bir Alman şirketinin sizi işe alması için, sizin özelliklerinize sahip birinin Almanya’da ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde bulunamadığını belgeleyip çalışma bakanlığına bildirmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, size ödeyeceği maaş, aynı pozisyonda çalışan bir Alman’ın aldığı maaştan daha düşük olamıyor.
Bu kısımda yazılanlar orada okuduktan sonra iş bulup kalmak isteyenler için de geçerli mi yoksa Türkiye'de hali hazırda bir işi olup da iş bulup Almanya'ya gitmek isteyen kişileri mi ilgilendiriyor?

mad123
Mesajlar: 8
Kayıt: Çrş Mar 22, 2017 11:01 am

Re: Almanya’da Çalışmak, Yaşamak ve Tecrübelerim

Mesaj gönderen mad123 » Çrş Nis 05, 2017 1:02 am

Merhaba.Hayirli olsun.Guzel paylasim olmus.Egitminizi nerede almistiniz.Hangi meslegi yapiyorsunuz.

Cevapla