Almanya'da 4 sene, Magdeburg - Frankfurt - Köln
Gönderilme zamanı: Pzr Kas 01, 2020 9:07 pm
Selam, Almanya’da eğitim gören ya da görmek isteyen okuyucu.
Her şeyin başı sağlık, demişler. Doğru.
Detaylara girmeden benim hikâyemi basitçe anlatacağım:
18 Ekim 2016’da Almanya’nın Magdeburg şehrine yüksek lisans yapmak için geldim. Okuduğum üniversite Bernburg’ta HS Anhalt, bölüm International Trade – MBA. Okul Magdeburg’a 40 km uzakta olduğu için bir arkadaşımla Carpool yaparak gidip geliyordum. Eğitim dili İngilizceydi ve dersler kolaydı. Prestijli bir okul değil, yine de öğrendiğim çok şey oldu. Başarılı bir öğrenci olduğum için okulumuzu temsil etme amacıyla Polonya’da Krakow, İngiltere’de Londra ve Rusya’da Perm şehirlerine gittim. Okul bazılarında tüm masraflarımızı, bazılarında bir kısmını karşıladı. Not ortalamam 1. Dönem sonu 1.6, okul bittiğinde 1.9’du. Gündelik hayatım: sabah intensiv Almanca kursu, öğlen üniversite, akşam ödevler, yemek ve ertesi günün hazırlığı şeklindeydi. Robot gibi, asosyal bir hayat yaşadım. Magdeburg Berlin’e bir saat uzaklıktaydı ancak benim ne gidip gezecek vaktim, ne de param vardı. Yine de azmim ve disiplinimin bir gün bana kâr olarak döneceğinden emindim. Yıllardır severek yaptığım vücut geliştirme Fitness sporunu dahi bırakmıştım.
Üniversitede 1. yılımı bitirdikten sonra Frankfurt am Main’da bir staj buldum ve oraya taşındım. Hemen Eylül 2017’de Fitseveneleven adında bir spor salonu zincirine kayıt oldum ve kaybettiğim vücudumu geri kazanmak için ciddi bir beslenme ve iş-spor rutinine girdim. Stajdan sonra geri dönmektense Franfkurt’ta bir intensiv Almanca kursuna gitmeye ve üniversitedeki proje sunumları için yalnızca Bernburg’a gidip gelmeye başladım. Yorucuydu. 2018’de C1 seviye Almanca sertifikası ve üniversiteden Master diplomamı aldım. İş aramaya Frankfurt’ta başladım. Bir süre Deutsche Post’ta basit işçi olarak çalıştım; bu sırada online kurslardan SQL ve Java program yazmanın temellerini öğrendim. Hayatım hala asosyaldi, param yoktu. Spor salonunda 2 yıl içinde tanıştığım kişiler beni dışarıda görüşmeye çağırdıklarında hep kibarca reddettim. Vaktim yok diyordum ki bu kısmen doğruydu, ama asıl sebep parasızlıktı.
Haziran 2019’da bir iş buldum. 11 ay kadar çalıştım. Daha iyi bir teklif Köln’den gelince, NRW’ye taşınmaya karar verdim. Mayıs 2020’den beri Wesseling’te yaşıyorum. İşim Muhasebe ve Finans alanında. Kazancımdan, mesleğimden memnunum. Böyle anlatınca sanki Almanya’da süper bir hayat yaşıyormuşum zannediliyor ama bu doğru değil. Biraz da yaşanmış olumsuzluklardan bahsedelim.
İlk defa Alman sağcılarla Magdeburg’ta karşılaştım. Arap ve Pakistanlı arkadaşlarımın sıklıkla ırkçılıkla karşılaştıklarına şahit oldum. Almanlar görüntüm dolayısıyla benim İspanyol ya da Güney Amerikalı olduğumu zannediyorlar. Bu demek değil ki ben hiç ayrımcılık sorunuyla karşılaşmıyorum. Almanlar Türk olduğumu öğrendiklerinde ciddi anlamda tavır değiştiriyorlar. Bu da benim canım sıkıyor. Geldiğim ilk iki yıl boyunca hep sıcak kanlı ve Alman arkadaşları olsun diye uğraşan biri oldum. Ancak 2.yıldan sonra, 2019’da artık Almanlarla arkadaş olamayacağımı anladım. Şu an biriyle tanıştığımda, Alman mısın diye soruyorum, evet derse ah ok diyip uzaklaşıyorum. Onlar da zaten kimsenin peşinden koşmuyorlar. Şaşıranlar oluyor, bir açıklama yapmıyorum. Türk’üm dediğimde özellikle kadınlar hemen bir duvar örüyorlar(yanlış anlaşılmasın hiçbir flört denemem olmadı, daha tanışma anından bahsediyorum). Artık ben bunu umursamıyorum. Türk olmak bir suç ya da bir övünç kaynağı değildir. Bunu biz seçmedik ama bundan dolayı yargılanıyoruz. Bir grup kendini bizden üstün gören kişiye de kendimizi kanıtlamak zorunda değiliz. Artık alttan alma devri benim için bitti. Şu an mesafeyi koyan kişi benim.
2019 Mart ayında kronik bir bağırsak hastalığına yakalandım; sebebi aşırı stres. Hayatım boyunca taşıyacağım, tedavisi olmayan bu hastalığa yakalandığım günden beri kendime şunu soruyorum: Almanya’ya gelmeye değdi mi?
Cevabımsa, hayır değmedi. Eğer böyle hasta olacağımı bilseydim gelmezdim.
Kimsesiz olmak dünyanın neresinde olursanız olun zor bir şey. Ama size bundan daha zorunu söyleyeyim: Parasız olmak.
Aranızda çok zorlanan, benim gibi yatacak yeri olmadığı için birilerine eyvallah çekmek zorunda kalan birisi varsa, bu başlığın altına yazsın. Ben sizi o çukurdan çekip kurtarabilirim, yeter ki siz sağlığınızı kaybetmeyin. Zamanında bana yardım edecek kimse yoktu. Yardım istediklerim ise telefonlarından beni engelledi. Siz hiç kimseye eyvallah çekmeyin. Sağlık, çok paranız olsa dahi geri gelmeyen bir şey; kıymetini bilin.
Anlatacaklarım bu şekilde. Çok basite indirgeyerek, olabildiğince detaya girmeden anlatmak istedim. Sebebi ise, dışarıdan bakan insanların “Almanya’da kral hayatı yaşıyorsunuz.” Ya da “Öğrencilik bitince kral gibi olacağız.” düşüncelerinden sıyrılmalarını istemem.
Foruma uzun zamandır girmiyorum, kendi hayatımızla yoğunuz malum. Ancak yukarıda bahsettiğim, çaresizlik çeken bir kardeşim olursa, çekinmeden buraya yazsın. Belki ben göremesem bile bir gören, yardım eden ya da bana ileten olur. Kendinize dikkat edin. Sağlıkla kalın. Allah’a emanet.
Not: asosyal hayata devam. İşim olduğu, para derdim artık olmadığı halde bu durum daha değişmedi. Köln’de kimseyi tanımıyorum ve covid19 sebebiyle de tanışamıyorum. Böyle devam eder bir süre daha, sonrasına bakarız.
Her şeyin başı sağlık, demişler. Doğru.
Detaylara girmeden benim hikâyemi basitçe anlatacağım:
18 Ekim 2016’da Almanya’nın Magdeburg şehrine yüksek lisans yapmak için geldim. Okuduğum üniversite Bernburg’ta HS Anhalt, bölüm International Trade – MBA. Okul Magdeburg’a 40 km uzakta olduğu için bir arkadaşımla Carpool yaparak gidip geliyordum. Eğitim dili İngilizceydi ve dersler kolaydı. Prestijli bir okul değil, yine de öğrendiğim çok şey oldu. Başarılı bir öğrenci olduğum için okulumuzu temsil etme amacıyla Polonya’da Krakow, İngiltere’de Londra ve Rusya’da Perm şehirlerine gittim. Okul bazılarında tüm masraflarımızı, bazılarında bir kısmını karşıladı. Not ortalamam 1. Dönem sonu 1.6, okul bittiğinde 1.9’du. Gündelik hayatım: sabah intensiv Almanca kursu, öğlen üniversite, akşam ödevler, yemek ve ertesi günün hazırlığı şeklindeydi. Robot gibi, asosyal bir hayat yaşadım. Magdeburg Berlin’e bir saat uzaklıktaydı ancak benim ne gidip gezecek vaktim, ne de param vardı. Yine de azmim ve disiplinimin bir gün bana kâr olarak döneceğinden emindim. Yıllardır severek yaptığım vücut geliştirme Fitness sporunu dahi bırakmıştım.
Üniversitede 1. yılımı bitirdikten sonra Frankfurt am Main’da bir staj buldum ve oraya taşındım. Hemen Eylül 2017’de Fitseveneleven adında bir spor salonu zincirine kayıt oldum ve kaybettiğim vücudumu geri kazanmak için ciddi bir beslenme ve iş-spor rutinine girdim. Stajdan sonra geri dönmektense Franfkurt’ta bir intensiv Almanca kursuna gitmeye ve üniversitedeki proje sunumları için yalnızca Bernburg’a gidip gelmeye başladım. Yorucuydu. 2018’de C1 seviye Almanca sertifikası ve üniversiteden Master diplomamı aldım. İş aramaya Frankfurt’ta başladım. Bir süre Deutsche Post’ta basit işçi olarak çalıştım; bu sırada online kurslardan SQL ve Java program yazmanın temellerini öğrendim. Hayatım hala asosyaldi, param yoktu. Spor salonunda 2 yıl içinde tanıştığım kişiler beni dışarıda görüşmeye çağırdıklarında hep kibarca reddettim. Vaktim yok diyordum ki bu kısmen doğruydu, ama asıl sebep parasızlıktı.
Haziran 2019’da bir iş buldum. 11 ay kadar çalıştım. Daha iyi bir teklif Köln’den gelince, NRW’ye taşınmaya karar verdim. Mayıs 2020’den beri Wesseling’te yaşıyorum. İşim Muhasebe ve Finans alanında. Kazancımdan, mesleğimden memnunum. Böyle anlatınca sanki Almanya’da süper bir hayat yaşıyormuşum zannediliyor ama bu doğru değil. Biraz da yaşanmış olumsuzluklardan bahsedelim.
İlk defa Alman sağcılarla Magdeburg’ta karşılaştım. Arap ve Pakistanlı arkadaşlarımın sıklıkla ırkçılıkla karşılaştıklarına şahit oldum. Almanlar görüntüm dolayısıyla benim İspanyol ya da Güney Amerikalı olduğumu zannediyorlar. Bu demek değil ki ben hiç ayrımcılık sorunuyla karşılaşmıyorum. Almanlar Türk olduğumu öğrendiklerinde ciddi anlamda tavır değiştiriyorlar. Bu da benim canım sıkıyor. Geldiğim ilk iki yıl boyunca hep sıcak kanlı ve Alman arkadaşları olsun diye uğraşan biri oldum. Ancak 2.yıldan sonra, 2019’da artık Almanlarla arkadaş olamayacağımı anladım. Şu an biriyle tanıştığımda, Alman mısın diye soruyorum, evet derse ah ok diyip uzaklaşıyorum. Onlar da zaten kimsenin peşinden koşmuyorlar. Şaşıranlar oluyor, bir açıklama yapmıyorum. Türk’üm dediğimde özellikle kadınlar hemen bir duvar örüyorlar(yanlış anlaşılmasın hiçbir flört denemem olmadı, daha tanışma anından bahsediyorum). Artık ben bunu umursamıyorum. Türk olmak bir suç ya da bir övünç kaynağı değildir. Bunu biz seçmedik ama bundan dolayı yargılanıyoruz. Bir grup kendini bizden üstün gören kişiye de kendimizi kanıtlamak zorunda değiliz. Artık alttan alma devri benim için bitti. Şu an mesafeyi koyan kişi benim.
2019 Mart ayında kronik bir bağırsak hastalığına yakalandım; sebebi aşırı stres. Hayatım boyunca taşıyacağım, tedavisi olmayan bu hastalığa yakalandığım günden beri kendime şunu soruyorum: Almanya’ya gelmeye değdi mi?
Cevabımsa, hayır değmedi. Eğer böyle hasta olacağımı bilseydim gelmezdim.
Kimsesiz olmak dünyanın neresinde olursanız olun zor bir şey. Ama size bundan daha zorunu söyleyeyim: Parasız olmak.
Aranızda çok zorlanan, benim gibi yatacak yeri olmadığı için birilerine eyvallah çekmek zorunda kalan birisi varsa, bu başlığın altına yazsın. Ben sizi o çukurdan çekip kurtarabilirim, yeter ki siz sağlığınızı kaybetmeyin. Zamanında bana yardım edecek kimse yoktu. Yardım istediklerim ise telefonlarından beni engelledi. Siz hiç kimseye eyvallah çekmeyin. Sağlık, çok paranız olsa dahi geri gelmeyen bir şey; kıymetini bilin.
Anlatacaklarım bu şekilde. Çok basite indirgeyerek, olabildiğince detaya girmeden anlatmak istedim. Sebebi ise, dışarıdan bakan insanların “Almanya’da kral hayatı yaşıyorsunuz.” Ya da “Öğrencilik bitince kral gibi olacağız.” düşüncelerinden sıyrılmalarını istemem.
Foruma uzun zamandır girmiyorum, kendi hayatımızla yoğunuz malum. Ancak yukarıda bahsettiğim, çaresizlik çeken bir kardeşim olursa, çekinmeden buraya yazsın. Belki ben göremesem bile bir gören, yardım eden ya da bana ileten olur. Kendinize dikkat edin. Sağlıkla kalın. Allah’a emanet.
Not: asosyal hayata devam. İşim olduğu, para derdim artık olmadığı halde bu durum daha değişmedi. Köln’de kimseyi tanımıyorum ve covid19 sebebiyle de tanışamıyorum. Böyle devam eder bir süre daha, sonrasına bakarız.