Mesaj
gönderen Tamer35 » Sal Ara 18, 2018 5:31 am
Onca sayfalar gezdim ama sanırım en güzeli burası.İnsana yalnız olmadığını hissettiriyor adeta.Hikayemi kısa anlatma niyetindeyim ama uzun olursa şimdiden affola.Okumasanızda darılmam.Bu biraz kendime bir yazı. Türkiye’de Makina Mühendisliğinden mezun oldum.Hayalim bir süredir Türkiye’nin boğucu kaotik ortamından kaçıp yurt dışına yerleşmekti.Bunun için araştırmalara başladım.Ve sonunda Ruhr Üniversitesi dil kursuna kabul aldım.Kabul sonrası, vize başvuru sürecim başladı.Bu süreçte saçma sapan aksilikler yaşadım.Artık vazgeçme noktası gelmiştim.En son konsolosluktan aranıp görevli kadın “Siz bana akıl verecek konumda değilsiniz” diyip telefonu suratıma kapatınca bir paket sigarayı 1 saatte içip s.karım Almanya’sına da gitmiyorum dedim.İş başvurularına başladım.Sonunda iyi bir fabrikadan Bakım Mühendisliği pozisyonu için teklif aldım.Firma beni bir hafta sonra aradı başlangıç için iyi bir ücret teklif ettiler .Tam kabul edip öbür gün işe başlayacakken.Yurt içi kargodan o mesaj aldı.Postanız elimizden ulaştı diye.4 senelik son seneleri zor geçen ama alıştığım bir ilişkim,yeni bir işim,ailemin bana önceden almış olduğu bir ev ve her zaman kullanabileceğim (babamın olsa da) bir arabam vardı.Bir yanda iş,sevgili,ev,araba bir yanda A1 Almancasıyla başlayacak bir serüven tünelin ucu ise pek aydınlık değil.Kendi kendime .Ulahn daha 25 yaşındayım bu hayat bir kere önüme geliyo(25 sene ailemle yaşadım) Tamer dene oğlum şansını dedim. Denedim 2 gün sonrasına bilet aldım herşeyi geride bırakarak Almanya’ya geldim.Gelmeden önce kendimce ev işini halletmiştim.Eski bir camide imamın dairesinde kalacaktım.Ev için idare eder kullanılır dediler.İlk olarak Bremen’e akrabaların yanına gittim.Gelsenkirchen’e gelmem bir gün kala bina 1 senedir kullanılmıyormuş baya kötü durumda ama sen istersen yine gel bak dediler.Sanki seçim şansım varmış gibi.Dedim yapacak birşey yok ne kadar kötü olabilir.Gelsenkirchen’e geldim eve getirdiler ve işte o an Sinan Çetin’in film gibi programındaki gibi bir sahne gerçekleşti kapı müzikle açıldı ama çıkan eski edebiyat öğretmenim değil farelerin pislikleriydi.Bina’da ağır bir fare pisliği kokusu merdiven halılarında fare pislikleri,sıvası dökülmüş duvarlar,rutubet kokan bir daire ve ben.Dairede kalorifer çalışmıyor,eşyalar toz ve pislik içinde.Düşün ki benden önce gelen çift 1 gün kalıp akşamına gizlice kaçmışlar.Dedim oğlum yapacak birşey yok sokağa gidemezsin hava sopuk.Burada kimsen yok kalacaksın.İlk gece yaktım bir sigara başladım evi çamaşır suyuyla yıkamaya(Allah’tan dairemde fare YÖK ama binamda adını Micheal ve Helga koyduğum iki Alman fare dostum var.Ama sanırım onlar bile gittiler gözükmüyorlar.) evin heryerini çitiledim.Ama ev buz kalorifer çalışmıyor.İnternet televizyon hiçbir şey yok.Bina yola bakıyo önünden araba geçse deli gibi titriyor.İlk geçen deprem oluyo korkusuyla 10 kere uyandım.İlk iki gün yalnızlıktan oturup sigara içip müzik eşliğinde ağladım.Hayatımda 3 kere falan ağlamışımdır.(Dedemi kaybettiğinde,terkedilidğimde ve babamdan ilk tokadımı yediğimde).Sonrasında okulu tanıma,derse başlama vs vs bir sürü şey geçirdim.O sırada bir kira ödeme karşılığında 4 katlı caminin 1500 çivili halılarını 3 gün kanter içinde fare pisliği kokusundan yüzümde maske elimde eldiven,çekiç,yan keski,falçata eşliğinde halıları kese kese arada çivileri Söke söke bitirdim.Türkiye’de 5000 lira verseler yapmayacağım işi burada bir kira vermemek için büyük bir ciddiyetle yaptım.Daha anlatacak çok şeyim varda sadece gelirsek.Şuan cemaatla aram iyi arada tek tük içtiğimi biliyolar(Netto’da kasa sırasında birkaç kere birayla yakalandım) bir arkadaş edindim arada onuda çağırıyorum.Ama cemaatin çalışkanlığımla Gönüller’ini kazandım.Geçen hafta 1.5 ay sonra yanda ki yeni camiinin imamı “Oğlum bari Cuma’lara gel” ısrarına dayanamayıp gittim.Namazdan sonra da şuan kesin olmasada bir iş buldum Her an başlama durumum var. Halıları kaldırınca bina düzeldi,dairemi kendime göre şekillendirdim,kalorifer çalışıyo,kiram 150€’ya düştü,farelere her akşam binaya girerken selam veriyorum,binanın sallanmasında korkmayı bırak geçen arabanın ağırlığına göre be kadar sallanacağına dair tahmin yürütür oldum.Geriye sigarayı bırakmak bir de Almanca işini çözmek var.İkincisi iyi gidiyor ama ilki yalnız gecelerde tek ortağım olduğu için peşimi bırakmıyor.Bu yazımı okunmasından ziyade kendime bir mektup olarak buraya bırakıyorum.Oğlum Tamer 1.5 ay’da çok zorluklar aştın.Ya bu boku yiceksin ya bu diyardan gideceksin.Bu sözü unutma.